En son ne zaman utandınız?

RestartLab
3 min readDec 10, 2020

--

Benim çok olmuştur. Arap kızı elmaya dönüştüğüm. Hatta vişneye.

Düştüğümde, yetersiz hissettiğimde, bir sorunun cevabını bilemediğimde…

Şimdi size niye bunu anlatıyorum? Utanma duygusunu kendini karşındakinden sorumlu hissetme ve ne pahasına olursa olsun verdiğin taahhüdü yerine getirme ile ilişkilendireceğim de ondan.

Ancak buna geçmeden önce ablamın yaşadığı, belki de utanç konusunda bugüne kadar duyduğum en efsane hikayeyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Ablam elinde poşetlerle dolaşan bir çevreci. Yerde gördüğü çöpü alıp atılması gereken yere atan, (ayrıştırarak tabii ki) sokak hayvanlarına kol kanat germiş içten yanmalı bir vatandaş. Bir gün şöyle bir olay yaşar.

Arabasının içinde bıçkın bir delikanlı kapısı açık ay çekirdeği yiyerek kabuklarını da gayet güzel bir şekilde ve kendinden geçmişçesine yere atıyor. Arabasının altı adeta çekirdek tarlası olmuş. Ablam bir müddet uzaktan izliyor genci. Daha sonra gayet soğukkanlı bir şekilde yanına gider, yere eğilir ve çekirdek kabuklarını toplamaya başlar. Genç irkilmiştir. Muhtemelen aklından geçen şudur; “bu kadın bu kabukları şimdi benim kafamdan aşağıya boşaltacak”. Sevgili ablam kolay olanı seçmez. Seçimini utanç duygusunun tetiklediği kalıcı davranış değişikliği yaratacak olan ve iz bırakan yönde yapar ve gence şöyle söyler: “Ben bunları şimdilik sizin yerinize çöpe atıyorum. Sizden ricam, bir dahaki sefere sizin de kabukları yere değil de çöpe atmanız”

Ablama hemen soruyorum; “peki, sen böyle deyince o ne yaptı?”

“Vişne çürüğü oldu, çok utandı” dedi.

“Yapma ya” dedim, bir an için sanki o genç bıçkın delikanlı için üzüldüm.

Şimdi benim bu hikayeden çıkarımım şu şekilde oldu;

1.Utanç, derin izler bırakan ve davranış değişikliğini tetikleyen en kuvvetli duygulardan biridir.

2. Duygular kısa süreli, hisler ise duyguları belli anılarla eşleştirdiklerimizdir. Şunu demek istiyorum. Bir duyguyu maksimum on saniye yaşayıp sonra unutuyoruz. Ancak hisleri geçmişteki deneyimlerimizle, anılarımızla eşleştiriyoruz. O yüzden “çok utandım; utanç duydum/ hissettim” diyoruz. O genç de eminim hayatının belli anlarında bu anıyı hatırlayacak ve çöplerini bir dahaki sefere yere atmayacak. Hatta eminim sevdiklerinin de benzer şekilde hissetmemesi için onları da bu konuda uyaracak.

3. O genç eminim şu anda çöplerini artık atması gereken yere atıyor.

4. O gün eğer ablam sakin sakin bu uyarıyı yapmaksızın tepki gösterseydi eminim o çekirdek kabukları şimdi yine yerlerde olurdu. Etkiye bir tepki gelecekti. Oysa ki eylem içeren (ablamın yere eğilip kabukları toplaması ve çöpe atması) nazikçe yapılmış bir etkiye karşı iz bırakan bir davranış gelişti.

(Bu arada bahsi geçen çöpler de doğaya karışabilecek çekirdekler. Yani Büyük Okyanus’ta bir kıta büyüklüğünde biriken plastik atıklardan bahsetmiyoruz. Onları da görüyoruz çokça yerlerde ne yazık ki…)

Yukarıda size utanma duygusunu kendini karşındakinden sorumlu hissetme ve ne pahasına olursa olsun verdiğin taahhüdü yerine getirme ile ilişkilendireceğimi söylemiştim. Yukarıdaki hikayede utancı kalıcı davranış değişikliğini tetikleyen bir duygu olarak da anlatarak bu duygunun aslında insanların gelişimi için ne kadar önemli olduğunu da vurgulamak istedim.

Niye önemli diye soracak olursanız; utanç sosyal bir duygu. Dışlanmamak ve yalnız kalmamak, ayıplanmamak için yaşadığımız bir duygu. Umut/amaç/ inanç bizi sürükleyen, lokomotif duyguysa, utanç da bu lokomotifi tetikleyen duygu. Birçoğumuza gönüllü işlerde dahi; “bu işi tamamlamazsam ne derler ve ne düşünürler” dedirten duygu.

Miskinlik potansiyeli çok fazla olan biz insanları sosyalleştiren, bir araya getiren duygu.

Utanmak bir taraftan da karşı tarafı önemsediğimizi gösteren bir duygu. “Sana karşı kendimi sorumlu hissediyorum, sana değer veriyorum dolayısıyla mahcup olmak istemiyorum” dedirten duygu.

Evet, keşke hepimiz daha fazla utanabilsek ve bu bizi yaptığımız işe, emelimize, amacımıza, değer verdiğimiz insanlara karşı daha sorumlu hissettirse ve yakınlaştırsa. Keşke bizi işimize, birbirimize bağlayan maddi çıkarlar, para pul, ek menfaatler, prestij, kişisel marka olmasa da utanç duygusunun tetiklediği sorumluluk alma duygusu olsa.

İşte o zaman kendimizi gerçekleştirebileceğiz diye düşünüyorum.

Daha fazla utanabilmek dileğiyle…

Gezin Cankat Acarbay

--

--

RestartLab
RestartLab

Written by RestartLab

Restartlab is a cross-industry think tank organization that uses co-creation for solving real world business problems and redefining the “work” concept.

No responses yet