Anti-Hiyerarşik Bir Yönetim Modeli : Rendanheyi

RestartLab
2 min readNov 26, 2020

--

Agile yaklaşımların yaygınlaşmasıyla birlikte geleneksel yönetim modelleri sıklıkla sorgulanmaya, alternatif yönetim modelleri uygulayan şirketlerin pratikleri de daha ön plana çıkmaya başladı. İnsan odaklı, bürokrasinin yerini kendi kendini yönetme kavramının aldığı, değişikliklere hızlı adapte olabilen ve esnek, yenilikçi şirketlerin bunu nasıl başardığını hepimiz merak ediyoruz.

Dijitalleşmenin ve start-up’ların ortaya çıkardığı yeni iş yapış şekilleri de, eski yönetim anlayışına ve bürokrasiye alternatifler oluşturmaya devam ediyor. Bununla birlikte belki de en etkileyici ve gelecek vaad eden yönetim modeli, beklenmedik bir yerden, dünyanın en büyük beyaz eşya üreticisi olan Haier’den geldi. Rendanheyi olarak adlandırılan model, kavramsal olarak her çalışan ile her bir kullanıcı ihtiyacı arasındaki bağlantıyı sembolize ediyor. Rendanheyi modeli ile birlikte Haier :

Müşteri yerine kullanıcı kavramına odaklanıp, son kullanıcının ihtiyaçlarını karşılayabilmeyi şirketin ve çalışanların en önemli hedefi olarak görüyor. Kullanıcıya “sıfır mesafe” yaklaşımıyla şirketteki her çalışanın, son kullanıcıya karşı direk sorumluluğu olmasını sağlıyor.

Tek bir büyük şirket organizasyonu yerine mikro girişimlerden oluşan bir ağ olarak yapılanıyor. Haier şu anda 4000’den fazla kendi kendini yöneten mikro girişimden oluşuyor. Her girişim son kullanıcısının ihtiyaçlarını karşılamaktan, piyasaya yeni ürün ve hizmetler sunmaktan ve kendi finansmanından sorumlu. Bununla birlikte ihtiyaç duyduğu destek hizmetlerini Haier içindeki diğer girişimlerden veya dışarıda farklı bir sağlayıcıdan almakta tamamen özgür. Haier CEO’su Zhang Ruimin organizasyon yapılarını şöyle özetliyor : “Geleneksel kapalı piramit gibi bir imparatorluk olmaktan uzaklaşıp, daha çok yağmur ormanına benzemeyi istiyoruz. Her imparatorluk eninde sonunda çöker, diğer taraftan yağmur ormanı sürdürülebilirdir.”

Çalışanlarını güçlendirmek ve işleri delege etmek yerine çalışanların işin sahibi olmasını destekliyor. Haier bünyesindeki her mikro girişim kendi stratejilerini oluşturuyor, çalışmak istedikleri insanları işe alabiliyor ve maaş/prim politikalarını kendileri belirleyebiliyorlar.

İnovasyon veya değişim yaratmak için organizasyonda sorumlu departmanlar oluşturmak yerine bütün şirketi bir girişimcilik fabrikası olarak konumlandırıyor. Herhangi bir iş fikrini Haier içinde hayata geçirmek için fikrinizi destekleyen 3 kişi bulmanız yeterli oluyor.

Bütün bunlara baktığımızda 70 bin çalışanı olan bir şirketin tamamen ağ şeklinde bir organizasyon yapısına sahip olup, bu sayede dünyanın en büyük beyaz eşya üreticisi konumuna gelmiş olması, modelin içinden geçtiğimiz dönemin şartlarıyla ne kadar uyumlu ve başarılı bir model olduğunu ortaya koyuyor.

Sizce Rendanheyi modeli bir ütopyayı mı temsil ediyor, uygulanan pratikler Haier’in şartlarında başarılı olabilir ama farklı ülke/kültürlerde çalışmayabilir mi? Görüşlerinizi merak ediyorum..

--

--

RestartLab

Restartlab is a cross-industry think tank organization that uses co-creation for solving real world business problems and redefining the “work” concept.